Bugün kendimle ilgili bir analiz yaptım. Hayatımda hep insanların seçmekten çekindiği şeyleri seçmişim.
Hep zor gelen, yapılmak istenmeyen şeylere talip olmuşum.
Bunu ancak şimdi fark ediyorum. Ve şu sıralar içinde bulunduğum iş değiştirme sürecinde de aynen bu şekilde devam etmiş gelenek. Steve'ciğimin dediği gibi noktalar ancak geriye dönük birleştirilebiliyor.
Bir şeyi yapmaya ilk atılan hep ben olmak istiyorum. O şeye sonradan yoğun talep olduğunda da kesin soğuyorum.
Daha hiç bir arkadaşımın sevgilisi yokken, benim niye sevgilim yok, olacak diye kafaya takan da ilk bendim. Çevremdekilerin garip bakışlarına aldırmadan...
Sonra yine garip bakışlara aldırmaksızın Ermeni bir çocuğa aşık olan ve ilişkilerin iki günde bittiği bir dönemde senelerce çıkan...
Üniversite sınavında fena olmayan bir puan yapmama rağmen tekrar gireceğim diye kafaya takmam... Sonra bir kıza asla uygun olmayan makine mühendisliğini seçmem...
Dünyanın en büyük firmalarından birinde çalışmaya başladım. İsmini her söylediğimde çevremdekilerin gözünde sınıf atladığımı görmek belki mutlu etmeliydi beni... Ama hep rahatsız etti. Hep kendimi kapana kısılmış hissettim. Hep seçimlerimde tarafsız karar veremem diye korktum. Şartlarım gayet iyi olmasına rağmen hep bir çıkış aradım.
Ve sonunda buldum. Ya da bulduğumu zannettim bilmiyorum. Ama en azından şu anda yaptığım şeyi kimse onaylamıyor. O bile büyük bir özgürlük. Geniş bir hareket alanı.
Beni evlendirmekten en çok soğutan cümle. Darısı başına... Ne başıma ya! Sordun mu ben ne istiyorum diye ? Hiç anlamaya çalıştın mı ben nasıl bir insanım ? Toplumsal normun var ya senden mutlusu yok. Ama benden mutsuzu da yok. Aslında gayet istediğim bir şey sevdiğim adamla hayatı paylaşmak ama dışarıdan gelen yönlendirmeler ondan bile soğutuyor.
Niye böyleyim bilmiyorum. Ama sanırım benim hayattaki temel gereksinim özgür olmak. Kişiliğim mutlaka etkilidir ama bence aile yapım da körükledi durumu.
27 Ekim 2011 Perşembe
10 Ekim 2011 Pazartesi
Coproline vs Yorktrade
Psikolojimi sağlam tutma gayretlerim devam ediyor...
E-ticaret ile ilgili kendimi geliştirmek, detaylı bilgi almak için yorktrade ya da coproline'in girişimcilik kurslarından birine gitmeye karar verdim.
En kötü iyi bir vizyon kazandırır. Hem ayrıca şans kapısını açık bırakmak lazım !
E-ticaret ile ilgili kendimi geliştirmek, detaylı bilgi almak için yorktrade ya da coproline'in girişimcilik kurslarından birine gitmeye karar verdim.
Kurslar 80 saat sürüyormuş ve katılımcıya baştan sona adım adım e-ticaret şirketi kurduruyorlarmış. Web sitesinden logosuna, yasal mevzuatlardan ödeme şekline her aşamayı öğretiyorlarmış.
En güzel tarafı da hayat boyu kendi networklerine dahil edip destek olmaları. Ayrıca kursu ücret ödemeden sınırsız sayıda tekrarlama hakkı da tanıyorlar katılımcıya. Gayet başarılı duruyor.
En kötü iyi bir vizyon kazandırır. Hem ayrıca şans kapısını açık bırakmak lazım !
Etiketler:
coproline,
e-ticaret,
girişimcilik,
vizyon,
yorktrade
7 Ekim 2011 Cuma
Kendimle İlgili Sevdiğim Şeyler de Var !
Değiştiremeyeceğim şeyler için çok üzülmüyorum mesela.
Hemen toparlanıp mevcut durumu düzeltmek için neler yapabileceğimi düşünüyorum.
Pes etmiyorum, alternatif yolları araştırıyorum.
Benim için bir şey sonuçlanana kadar zor. Hala yapabileceğim bir şeyler varsa stresli oluyorum ama iş işten geçtikten sonra önüme bakıyorum.
Gelecek ile ilgili çoğu zaman kaygılıyken, geçmiş hiçbir olumsuz anımı hatırlamıyorum daha doğrusu onları olumsuz olarak görmüyorum. Bunları bunları öğrendim, aslında şu bakımdan da iyi oldu deyip defteri kapatıyorum. (Çok şükür çok sevdiğim birinin kaybını yaşamadım henüz, öyle bir durumda bu şekilde düşünemem tabi ki)
Aferin bana !
Hemen toparlanıp mevcut durumu düzeltmek için neler yapabileceğimi düşünüyorum.
Pes etmiyorum, alternatif yolları araştırıyorum.
Benim için bir şey sonuçlanana kadar zor. Hala yapabileceğim bir şeyler varsa stresli oluyorum ama iş işten geçtikten sonra önüme bakıyorum.
Gelecek ile ilgili çoğu zaman kaygılıyken, geçmiş hiçbir olumsuz anımı hatırlamıyorum daha doğrusu onları olumsuz olarak görmüyorum. Bunları bunları öğrendim, aslında şu bakımdan da iyi oldu deyip defteri kapatıyorum. (Çok şükür çok sevdiğim birinin kaybını yaşamadım henüz, öyle bir durumda bu şekilde düşünemem tabi ki)
Aferin bana !
6 Ekim 2011 Perşembe
Reddedilmenin Dayanılmaz Hafifliği
Geçen hafta görüştüğüm firmadan ısrarla aramam sonucunda nihayet yanıt aldım. Olumsuz!
O dönemi tekrar yaşamak istemem.
Ama yine de bu firmayla görüştüğüm için çok mutluyum. Olmadı ama ben ne istediğimi artık çok daha iyi biliyorum. Ne alana odaklanacağımı... Ne alanda kendimi geliştireceğimi... Rüzgarda savrulan bir yaprak gibi hissetmiyorum artık kendimi. Bu bile büyük bir adım.
Birden üstüme bir rahatlık geldi. Üzgündüm, hala üzgünüm ama rahatladım. Allah kimseyi belirsizlikle sınamasın !
O dönemi tekrar yaşamak istemem.
Ama yine de bu firmayla görüştüğüm için çok mutluyum. Olmadı ama ben ne istediğimi artık çok daha iyi biliyorum. Ne alana odaklanacağımı... Ne alanda kendimi geliştireceğimi... Rüzgarda savrulan bir yaprak gibi hissetmiyorum artık kendimi. Bu bile büyük bir adım.
3 Ekim 2011 Pazartesi
Ben Nasıl Büyük Adam Olucam ??
Geçen hafta çok yoğun geçti.
Uzun zamandır girmek istediğim sektörde bir iş ilanına başvurmuştum. Geri döndüler, görüşmeye çağırdılar. Firma 20 kişilik küçük bir firma görünümündeydi ama araştırdıkça, alanında açık ara en iyisi olduğunu gördüm. Baya büyük şirketlere iş yapıyorlar. Ee tabi bendeki heyecan ve istek gittikçe arttı. Hazırlanarak geçtiğimiz salı ilk görüşmeye gittim. Başarılı geçen 4 görüşme yaptım 5 gün içinde.
Aynı zamanda iki tane de sınava girdim. Bir tanesi kariyer.net'te olan Disc Karakter Analizi testi idi.
Daha önce o testi cevaplayıp,satın almıştım ve girişimci karakter profili çıkmıştı. Dürüstçe cevapladım. Ve tabiki beklenen sonuç, girişimci çıktım tekrardan.
Adam biz size döneriz dedi ve gönderdi beni :(
Sonuncusu Genel müdürle olan 4 görüşme yaptım. Ne hala dönüyorsun bana . Söylesene evet mi hayır mı !! Şu anda diken üstündeyim. Olumlu ya da olumsuz dönsünler diye üstüne para verebilecek bir piskolojideyim.
Bu görüşmeler sırasında hayatımı gözden geçirdim epeyce, ne istiyorum, ne yapabilirim... Hayaller kurdum. Kendimi o pozisyonda hayal ettim. Yapabileceklerimi, başarabileceklerimi...
Ve anladımki aslında iki yıldır saçma sapan şeylerle kendimi avutmaya çalışıyormuşum.
Sürekli kendime tamam işimi sevmiyorum ama;
-Karıncayla iyi bir ilişkim var, mutluyum.
-Rahat çalışıyorum, karışanım, görüşenim yok. Stressizim.
-Ooohh masterımı da yapıyorum bir yandan rahat rahat.
-Maaşım iyi, özel sağlık sigortam var.
-Firmam inanılmaz prestijli, her söylediğimde insanlar acayip etkileniyor.
Kendimi kandırdığım ve avuttuğum yüzüme bir kez daha tokat gibi çarptı. Önümdeki 25-30 senelik iş hayatını bu şekilde devam ettiremeyeceğime bir kez daha emin oldum.
Allahım bu iş hayırlıysa inşallah olur. Söz çok çalışacağım. Hiç birşeyden şikayet etmeyeceğim. Ve olacaksa da olmayacaksa da nolur bir an önce geri dönsünler. Dısc kişilik envanterinde de çıktı sabırsız bir insanım !!
Uzun zamandır girmek istediğim sektörde bir iş ilanına başvurmuştum. Geri döndüler, görüşmeye çağırdılar. Firma 20 kişilik küçük bir firma görünümündeydi ama araştırdıkça, alanında açık ara en iyisi olduğunu gördüm. Baya büyük şirketlere iş yapıyorlar. Ee tabi bendeki heyecan ve istek gittikçe arttı. Hazırlanarak geçtiğimiz salı ilk görüşmeye gittim. Başarılı geçen 4 görüşme yaptım 5 gün içinde.
Aynı zamanda iki tane de sınava girdim. Bir tanesi kariyer.net'te olan Disc Karakter Analizi testi idi.
Daha önce o testi cevaplayıp,satın almıştım ve girişimci karakter profili çıkmıştı. Dürüstçe cevapladım. Ve tabiki beklenen sonuç, girişimci çıktım tekrardan.
Adam biz size döneriz dedi ve gönderdi beni :(
Sonuncusu Genel müdürle olan 4 görüşme yaptım. Ne hala dönüyorsun bana . Söylesene evet mi hayır mı !! Şu anda diken üstündeyim. Olumlu ya da olumsuz dönsünler diye üstüne para verebilecek bir piskolojideyim.
Bu görüşmeler sırasında hayatımı gözden geçirdim epeyce, ne istiyorum, ne yapabilirim... Hayaller kurdum. Kendimi o pozisyonda hayal ettim. Yapabileceklerimi, başarabileceklerimi...
Ve anladımki aslında iki yıldır saçma sapan şeylerle kendimi avutmaya çalışıyormuşum.
Sürekli kendime tamam işimi sevmiyorum ama;
-Karıncayla iyi bir ilişkim var, mutluyum.
-Rahat çalışıyorum, karışanım, görüşenim yok. Stressizim.
-Ooohh masterımı da yapıyorum bir yandan rahat rahat.
-Maaşım iyi, özel sağlık sigortam var.
-Firmam inanılmaz prestijli, her söylediğimde insanlar acayip etkileniyor.
gibi şeyler söylemişim. Bunlardan sadece bir tanesi bile çoğu insan için bir şirkette çalışma sebebi olabilecek şeyler... Ama birden hepsi benim için o kadar anlamsızlaştıki...O ihtimal, günde 9 saatini mutlu olduğun, başarılı olabileceğin bir işte çalışarak geçirebilme ihtimali...
Allahım bu iş hayırlıysa inşallah olur. Söz çok çalışacağım. Hiç birşeyden şikayet etmeyeceğim. Ve olacaksa da olmayacaksa da nolur bir an önce geri dönsünler. Dısc kişilik envanterinde de çıktı sabırsız bir insanım !!
Etiketler:
Disc,
iş,
iş arama,
kariyer,
kariyer değişikliği,
kariyer.net
29 Eylül 2011 Perşembe
Gergin Bekleyiş
Bugün bir iş görüşmesindeydim. Dijital ajans. uzun zamandır internetle ilgili bir iş yapmak istiyordum ztn. Şu anki şirketimde suyum çoktan ısınmıştı.
gayrettepe'de. Plaza ortamı. en yaşlı insan 35 yaşında. deri koltuklar, plazma televizyonlar fln...
hayatımda ilk defa işle ilgili bir konuda bu kadar heyecan duydum. ilk defa içip hop etti. o kadar şiddetli istedim ki kendimden korktum. olmassa cidden baya sarsılıcam. bugünki görüştüğüm kişi key account manager idi. çok olumlu buldum. seni genel müdürümüzle görüştürelim dedi. google'in bir sınavına giricem
ama bir önceki iş yerinde iki yıl çalışmıssın, madem işi sevmedin neden koskoca iki (2!) yıl çalıştın diye sordular iki görüşmede de... pardon da zaten bir yerde minimum 2 yıl çalışmıcak mıydık. ik'cılar bas bas bağırıyordu hani. adamlar bana emekli muamelesi yaptılar resmen.
üff ya inşallah olur allahım çok istiorum. maaşı, çalışma saati hiç biri umrumda diil. sevebileceğim, aynı zamanda geleceği de olan bir iş bulayım başka da birşey umrumda diil.
gayrettepe'de. Plaza ortamı. en yaşlı insan 35 yaşında. deri koltuklar, plazma televizyonlar fln...
hayatımda ilk defa işle ilgili bir konuda bu kadar heyecan duydum. ilk defa içip hop etti. o kadar şiddetli istedim ki kendimden korktum. olmassa cidden baya sarsılıcam. bugünki görüştüğüm kişi key account manager idi. çok olumlu buldum. seni genel müdürümüzle görüştürelim dedi. google'in bir sınavına giricem
ama bir önceki iş yerinde iki yıl çalışmıssın, madem işi sevmedin neden koskoca iki (2!) yıl çalıştın diye sordular iki görüşmede de... pardon da zaten bir yerde minimum 2 yıl çalışmıcak mıydık. ik'cılar bas bas bağırıyordu hani. adamlar bana emekli muamelesi yaptılar resmen.
üff ya inşallah olur allahım çok istiorum. maaşı, çalışma saati hiç biri umrumda diil. sevebileceğim, aynı zamanda geleceği de olan bir iş bulayım başka da birşey umrumda diil.
Etiketler:
dijital ajans,
internet,
iş,
kariyer değişikliği,
kıdem
23 Eylül 2011 Cuma
Kadıköy
Büyüdüğü yerler farklıdır ya insanlar için; Kadıköy benim için öyledir. Anlamsız biçmde duygusallaşırım, arınmış hissederim Kadıköyde. Sanki uzun zamandır ertelediğim birşeyi yapmış, özüme dönmüş, tekrar kendim olmuş gibi...
Ne zaman Bülent Ortaçgil dinlesem Kadıköy'e gidesim, sokaklarında avare dolaşasım, kaplumbağ hızında ilerleyesim gelir. Rıhtımdan reksin oraya çıkan sokaklarda yürüyesim, el yapımı bez çantalar yapan amcadan çanta bakıp almayasım, liman'daki çıkartmalara, rozetlere bakıp eğlenesim ve hiç kullanmayacağıma %100 emin olarak alasım gelir.
Biraz önce Eylül Akşamını dinledim. Bu akşam Kadıköy'e gitmek şart oldu artık. Karıncayı da alıcam yanıma, romantizm yapıcam. Biraz da yağmur çiselese tadından yenmez :)
Ne zaman Bülent Ortaçgil dinlesem Kadıköy'e gidesim, sokaklarında avare dolaşasım, kaplumbağ hızında ilerleyesim gelir. Rıhtımdan reksin oraya çıkan sokaklarda yürüyesim, el yapımı bez çantalar yapan amcadan çanta bakıp almayasım, liman'daki çıkartmalara, rozetlere bakıp eğlenesim ve hiç kullanmayacağıma %100 emin olarak alasım gelir.
Biraz önce Eylül Akşamını dinledim. Bu akşam Kadıköy'e gitmek şart oldu artık. Karıncayı da alıcam yanıma, romantizm yapıcam. Biraz da yağmur çiselese tadından yenmez :)
Etiketler:
bülent ortaçgil,
eylül akşamı,
gençlik,
kadıköy,
liman,
rex sineması
12 Eylül 2011 Pazartesi
(Olmayan) Kariyer Serzenişleri
içim çok sıkılıyor bu iki gündür. hani derler ya bir şeye ne çok üzül ne de çok sevin. hakkaten öyleymiş. 2 sene girmek için kıçımı yırttığım, uykularımın kaçtığı şirkette şu anda çalışmama rağmen kendimi hapishanede gibi hissediyorum.
şirketle ilgili çok da bi sorunum yok aslında. hala dünyanın en ii şirketlerinden biri. hala imkanları ortalamanın çok üstünde. ama yaptığım iş beni resmen köreltiyor. şirket içinde şu pozisyonsa çalışıyorum dediğimde hep bir burun kıvırma, hep bi acılı gözlerle bakma... hadi milleti de geçtim, her sabah, benim burada ne işim var, bu mudur yani, böyle mi geçecek benim hayatım diye sorgulamaktan bıktım.
hayır dışarda her pozisyna da başvuramıyorum çünkü şimdiki şartlarımın yarısını sağlamayacaklar biliyorum. geçen gün big4'dan bir danışmanlık firmasına görüşmeye gittim junior bi pozisyon için. maaş beklentimi söylediğimde kızın gözleri yuvalarından fırladı. 'yalnızzzzz, bu junior bi pozisyonnnnn' dedi.
üfff, biliyorum şımarıklık ama buradan hiç çıkamayacakmışım, hayat boyu bu sandalyeye yapışıp aynı ekrana günde 9 saat bakmak zorundaymışım gibi hissediorum.
karıncaya bakıyorum. satış temsilcisi olarak çalışıyor fmcg sektöründe. gayet zor bir iş. market market geziyor tüm gün. azıcık bi maaş veriyorlar, özel sağlık sigortası da yok. ama bir gör nasıl mutlu. habire gelip 'bugün bilmem kaç koli şundan sattım, adamla şöyle pazarlığa oturduk, böyle ikna ettim' diye anlatıyor. başladığım zamana göre inanılmaz geliştim, bir sene önce böyle böyle işler çıkartacaksın deseler hayatta inanmazdım diye anlatıyor ben iyice çıldırıyorum.
ben ne yaptım 2 senedir ? dünyanın en operatif, en beyin gerektirmeyen işini... iki sene önce böyle böyle olacaksin deseler ben de hayatta inanmazsım, koşar adım uzaklaşırdım, başvurmazdım bile.
iki sene önce bundan çok daha ii bi almancam vardı, şimdi işte kullandığım halde köreldi. ingilizcem hadi gene ii. tek tesellim mba yapıyor oluşum. en azından iş stressiz ve kolay olduğu için rahatlıkla okuyorum.
burada seni iki sene sonra şef yapıcaz garantisini veriyoruz maaşını da al çeki kendin yaz deseler bile kalmak istemiyorum. Benim de sevebileceğim, eğer kaldıysa güçlü yönlerimi kullanabileceğim bir iş bulmam lazım. Ver mı öyle bir iş ? Lütfen şarları da çok kötü olmasın, karıncayla evlenicez, para biriktirmem lazım ....
şirketle ilgili çok da bi sorunum yok aslında. hala dünyanın en ii şirketlerinden biri. hala imkanları ortalamanın çok üstünde. ama yaptığım iş beni resmen köreltiyor. şirket içinde şu pozisyonsa çalışıyorum dediğimde hep bir burun kıvırma, hep bi acılı gözlerle bakma... hadi milleti de geçtim, her sabah, benim burada ne işim var, bu mudur yani, böyle mi geçecek benim hayatım diye sorgulamaktan bıktım.
hayır dışarda her pozisyna da başvuramıyorum çünkü şimdiki şartlarımın yarısını sağlamayacaklar biliyorum. geçen gün big4'dan bir danışmanlık firmasına görüşmeye gittim junior bi pozisyon için. maaş beklentimi söylediğimde kızın gözleri yuvalarından fırladı. 'yalnızzzzz, bu junior bi pozisyonnnnn' dedi.
üfff, biliyorum şımarıklık ama buradan hiç çıkamayacakmışım, hayat boyu bu sandalyeye yapışıp aynı ekrana günde 9 saat bakmak zorundaymışım gibi hissediorum.
karıncaya bakıyorum. satış temsilcisi olarak çalışıyor fmcg sektöründe. gayet zor bir iş. market market geziyor tüm gün. azıcık bi maaş veriyorlar, özel sağlık sigortası da yok. ama bir gör nasıl mutlu. habire gelip 'bugün bilmem kaç koli şundan sattım, adamla şöyle pazarlığa oturduk, böyle ikna ettim' diye anlatıyor. başladığım zamana göre inanılmaz geliştim, bir sene önce böyle böyle işler çıkartacaksın deseler hayatta inanmazdım diye anlatıyor ben iyice çıldırıyorum.
ben ne yaptım 2 senedir ? dünyanın en operatif, en beyin gerektirmeyen işini... iki sene önce böyle böyle olacaksin deseler ben de hayatta inanmazsım, koşar adım uzaklaşırdım, başvurmazdım bile.
iki sene önce bundan çok daha ii bi almancam vardı, şimdi işte kullandığım halde köreldi. ingilizcem hadi gene ii. tek tesellim mba yapıyor oluşum. en azından iş stressiz ve kolay olduğu için rahatlıkla okuyorum.
burada seni iki sene sonra şef yapıcaz garantisini veriyoruz maaşını da al çeki kendin yaz deseler bile kalmak istemiyorum. Benim de sevebileceğim, eğer kaldıysa güçlü yönlerimi kullanabileceğim bir iş bulmam lazım. Ver mı öyle bir iş ? Lütfen şarları da çok kötü olmasın, karıncayla evlenicez, para biriktirmem lazım ....
6 Eylül 2011 Salı
efsane zamanlarım
Kendimden cidden nefret ediyorum bu aralar. hiç birşey yapmak istemiyorum. bir sürü işim var hiç birini yapmayıp nette saçma sapan takılıyorum. sonra panik oluyorum.
ketcapla o sene bilmediğimiz kafeleri keşfetme amacı edinmiştik. netten araştırıp habire bir yenisine gidiyorduk şu anda bildiğim taksimdeki cafelerin %60'ı o dönemden kalma. urban olsun, vazgal olsun, limonlu bahçe olsun...
hiç tv izlemiodum o sene. almanca kursundan çıktıktan sonra motorda fln o gün öğrendiğimiz kelimleri ezberliodum bi çırpıda. o yoğunluğa ortalamam da tarihimde bir rekor olan 3.5 gelmişti.neşem on numara. kendime güvenim o biçim..
Ben ne zaman böyle bi insan oldum yaa!
bak hatırlıyorum da üniversite ikideyken ne kadar mükemmel bi insandım ben yaa. zamanı süper ötesi verimli kullanıodum.makina mühendisliğinin en kazık derslerini almıştım bi de yetmeyip 3'ten ders mers almıştım. bir yandan haftada iki gün 8 saat autocad dersi, diğer taraftan yine 8 saat almancı kursu.karıncayla da çıkıyordum. haftada 2-3 onla buluşuyorum.
hiç tv izlemiodum o sene. almanca kursundan çıktıktan sonra motorda fln o gün öğrendiğimiz kelimleri ezberliodum bi çırpıda. o yoğunluğa ortalamam da tarihimde bir rekor olan 3.5 gelmişti.neşem on numara. kendime güvenim o biçim..
Ben ne zaman böyle bi insan oldum yaa!
Etiketler:
autocad,
efsane,
geçmiş,
makina mühendisliği,
mazi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)