Bugün bir iş görüşmesindeydim. Dijital ajans. uzun zamandır internetle ilgili bir iş yapmak istiyordum ztn. Şu anki şirketimde suyum çoktan ısınmıştı.
gayrettepe'de. Plaza ortamı. en yaşlı insan 35 yaşında. deri koltuklar, plazma televizyonlar fln...
hayatımda ilk defa işle ilgili bir konuda bu kadar heyecan duydum. ilk defa içip hop etti. o kadar şiddetli istedim ki kendimden korktum. olmassa cidden baya sarsılıcam. bugünki görüştüğüm kişi key account manager idi. çok olumlu buldum. seni genel müdürümüzle görüştürelim dedi. google'in bir sınavına giricem
ama bir önceki iş yerinde iki yıl çalışmıssın, madem işi sevmedin neden koskoca iki (2!) yıl çalıştın diye sordular iki görüşmede de... pardon da zaten bir yerde minimum 2 yıl çalışmıcak mıydık. ik'cılar bas bas bağırıyordu hani. adamlar bana emekli muamelesi yaptılar resmen.
üff ya inşallah olur allahım çok istiorum. maaşı, çalışma saati hiç biri umrumda diil. sevebileceğim, aynı zamanda geleceği de olan bir iş bulayım başka da birşey umrumda diil.
29 Eylül 2011 Perşembe
23 Eylül 2011 Cuma
Kadıköy
Büyüdüğü yerler farklıdır ya insanlar için; Kadıköy benim için öyledir. Anlamsız biçmde duygusallaşırım, arınmış hissederim Kadıköyde. Sanki uzun zamandır ertelediğim birşeyi yapmış, özüme dönmüş, tekrar kendim olmuş gibi...
Ne zaman Bülent Ortaçgil dinlesem Kadıköy'e gidesim, sokaklarında avare dolaşasım, kaplumbağ hızında ilerleyesim gelir. Rıhtımdan reksin oraya çıkan sokaklarda yürüyesim, el yapımı bez çantalar yapan amcadan çanta bakıp almayasım, liman'daki çıkartmalara, rozetlere bakıp eğlenesim ve hiç kullanmayacağıma %100 emin olarak alasım gelir.
Biraz önce Eylül Akşamını dinledim. Bu akşam Kadıköy'e gitmek şart oldu artık. Karıncayı da alıcam yanıma, romantizm yapıcam. Biraz da yağmur çiselese tadından yenmez :)
Ne zaman Bülent Ortaçgil dinlesem Kadıköy'e gidesim, sokaklarında avare dolaşasım, kaplumbağ hızında ilerleyesim gelir. Rıhtımdan reksin oraya çıkan sokaklarda yürüyesim, el yapımı bez çantalar yapan amcadan çanta bakıp almayasım, liman'daki çıkartmalara, rozetlere bakıp eğlenesim ve hiç kullanmayacağıma %100 emin olarak alasım gelir.
Biraz önce Eylül Akşamını dinledim. Bu akşam Kadıköy'e gitmek şart oldu artık. Karıncayı da alıcam yanıma, romantizm yapıcam. Biraz da yağmur çiselese tadından yenmez :)
Etiketler:
bülent ortaçgil,
eylül akşamı,
gençlik,
kadıköy,
liman,
rex sineması
12 Eylül 2011 Pazartesi
(Olmayan) Kariyer Serzenişleri
içim çok sıkılıyor bu iki gündür. hani derler ya bir şeye ne çok üzül ne de çok sevin. hakkaten öyleymiş. 2 sene girmek için kıçımı yırttığım, uykularımın kaçtığı şirkette şu anda çalışmama rağmen kendimi hapishanede gibi hissediyorum.
şirketle ilgili çok da bi sorunum yok aslında. hala dünyanın en ii şirketlerinden biri. hala imkanları ortalamanın çok üstünde. ama yaptığım iş beni resmen köreltiyor. şirket içinde şu pozisyonsa çalışıyorum dediğimde hep bir burun kıvırma, hep bi acılı gözlerle bakma... hadi milleti de geçtim, her sabah, benim burada ne işim var, bu mudur yani, böyle mi geçecek benim hayatım diye sorgulamaktan bıktım.
hayır dışarda her pozisyna da başvuramıyorum çünkü şimdiki şartlarımın yarısını sağlamayacaklar biliyorum. geçen gün big4'dan bir danışmanlık firmasına görüşmeye gittim junior bi pozisyon için. maaş beklentimi söylediğimde kızın gözleri yuvalarından fırladı. 'yalnızzzzz, bu junior bi pozisyonnnnn' dedi.
üfff, biliyorum şımarıklık ama buradan hiç çıkamayacakmışım, hayat boyu bu sandalyeye yapışıp aynı ekrana günde 9 saat bakmak zorundaymışım gibi hissediorum.
karıncaya bakıyorum. satış temsilcisi olarak çalışıyor fmcg sektöründe. gayet zor bir iş. market market geziyor tüm gün. azıcık bi maaş veriyorlar, özel sağlık sigortası da yok. ama bir gör nasıl mutlu. habire gelip 'bugün bilmem kaç koli şundan sattım, adamla şöyle pazarlığa oturduk, böyle ikna ettim' diye anlatıyor. başladığım zamana göre inanılmaz geliştim, bir sene önce böyle böyle işler çıkartacaksın deseler hayatta inanmazdım diye anlatıyor ben iyice çıldırıyorum.
ben ne yaptım 2 senedir ? dünyanın en operatif, en beyin gerektirmeyen işini... iki sene önce böyle böyle olacaksin deseler ben de hayatta inanmazsım, koşar adım uzaklaşırdım, başvurmazdım bile.
iki sene önce bundan çok daha ii bi almancam vardı, şimdi işte kullandığım halde köreldi. ingilizcem hadi gene ii. tek tesellim mba yapıyor oluşum. en azından iş stressiz ve kolay olduğu için rahatlıkla okuyorum.
burada seni iki sene sonra şef yapıcaz garantisini veriyoruz maaşını da al çeki kendin yaz deseler bile kalmak istemiyorum. Benim de sevebileceğim, eğer kaldıysa güçlü yönlerimi kullanabileceğim bir iş bulmam lazım. Ver mı öyle bir iş ? Lütfen şarları da çok kötü olmasın, karıncayla evlenicez, para biriktirmem lazım ....
şirketle ilgili çok da bi sorunum yok aslında. hala dünyanın en ii şirketlerinden biri. hala imkanları ortalamanın çok üstünde. ama yaptığım iş beni resmen köreltiyor. şirket içinde şu pozisyonsa çalışıyorum dediğimde hep bir burun kıvırma, hep bi acılı gözlerle bakma... hadi milleti de geçtim, her sabah, benim burada ne işim var, bu mudur yani, böyle mi geçecek benim hayatım diye sorgulamaktan bıktım.
hayır dışarda her pozisyna da başvuramıyorum çünkü şimdiki şartlarımın yarısını sağlamayacaklar biliyorum. geçen gün big4'dan bir danışmanlık firmasına görüşmeye gittim junior bi pozisyon için. maaş beklentimi söylediğimde kızın gözleri yuvalarından fırladı. 'yalnızzzzz, bu junior bi pozisyonnnnn' dedi.
üfff, biliyorum şımarıklık ama buradan hiç çıkamayacakmışım, hayat boyu bu sandalyeye yapışıp aynı ekrana günde 9 saat bakmak zorundaymışım gibi hissediorum.
karıncaya bakıyorum. satış temsilcisi olarak çalışıyor fmcg sektöründe. gayet zor bir iş. market market geziyor tüm gün. azıcık bi maaş veriyorlar, özel sağlık sigortası da yok. ama bir gör nasıl mutlu. habire gelip 'bugün bilmem kaç koli şundan sattım, adamla şöyle pazarlığa oturduk, böyle ikna ettim' diye anlatıyor. başladığım zamana göre inanılmaz geliştim, bir sene önce böyle böyle işler çıkartacaksın deseler hayatta inanmazdım diye anlatıyor ben iyice çıldırıyorum.
ben ne yaptım 2 senedir ? dünyanın en operatif, en beyin gerektirmeyen işini... iki sene önce böyle böyle olacaksin deseler ben de hayatta inanmazsım, koşar adım uzaklaşırdım, başvurmazdım bile.
iki sene önce bundan çok daha ii bi almancam vardı, şimdi işte kullandığım halde köreldi. ingilizcem hadi gene ii. tek tesellim mba yapıyor oluşum. en azından iş stressiz ve kolay olduğu için rahatlıkla okuyorum.
burada seni iki sene sonra şef yapıcaz garantisini veriyoruz maaşını da al çeki kendin yaz deseler bile kalmak istemiyorum. Benim de sevebileceğim, eğer kaldıysa güçlü yönlerimi kullanabileceğim bir iş bulmam lazım. Ver mı öyle bir iş ? Lütfen şarları da çok kötü olmasın, karıncayla evlenicez, para biriktirmem lazım ....
6 Eylül 2011 Salı
efsane zamanlarım
Kendimden cidden nefret ediyorum bu aralar. hiç birşey yapmak istemiyorum. bir sürü işim var hiç birini yapmayıp nette saçma sapan takılıyorum. sonra panik oluyorum.
ketcapla o sene bilmediğimiz kafeleri keşfetme amacı edinmiştik. netten araştırıp habire bir yenisine gidiyorduk şu anda bildiğim taksimdeki cafelerin %60'ı o dönemden kalma. urban olsun, vazgal olsun, limonlu bahçe olsun...
hiç tv izlemiodum o sene. almanca kursundan çıktıktan sonra motorda fln o gün öğrendiğimiz kelimleri ezberliodum bi çırpıda. o yoğunluğa ortalamam da tarihimde bir rekor olan 3.5 gelmişti.neşem on numara. kendime güvenim o biçim..
Ben ne zaman böyle bi insan oldum yaa!
bak hatırlıyorum da üniversite ikideyken ne kadar mükemmel bi insandım ben yaa. zamanı süper ötesi verimli kullanıodum.makina mühendisliğinin en kazık derslerini almıştım bi de yetmeyip 3'ten ders mers almıştım. bir yandan haftada iki gün 8 saat autocad dersi, diğer taraftan yine 8 saat almancı kursu.karıncayla da çıkıyordum. haftada 2-3 onla buluşuyorum.
hiç tv izlemiodum o sene. almanca kursundan çıktıktan sonra motorda fln o gün öğrendiğimiz kelimleri ezberliodum bi çırpıda. o yoğunluğa ortalamam da tarihimde bir rekor olan 3.5 gelmişti.neşem on numara. kendime güvenim o biçim..
Ben ne zaman böyle bi insan oldum yaa!
Etiketler:
autocad,
efsane,
geçmiş,
makina mühendisliği,
mazi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)